Edebiyat ve Kuramın Genel Olarak Yapısı Nedir?
Edebiyat ve Kuramın Genel Olarak Yapısı Nedir? Edebiyat Teorileri, edebiyata, edebi esere eleştiri olarak ifade edilen, çeşitli sorular sorularak kurallarla açıklamaya çalışmak şeklinde ifade edilebilir.
Edebiyat ve Kuramın Genel Olarak Yapısı Nedir? Bu çalışmada edebiyatın tanımından başlayarak, bazı genel tanımlar üzerinde durularak, kavram, terim, filoloji, gibi sözcükler ile edebiyatın sınırları ele alınacaktır.
Edebiyat ve Kuramın Genel Olarak Yapısı
Edebiyat olarak kullandığımız sözcükle ilgili olarak herkesin aşağı yukarı kafasında bir tanım oluştuğunu görürüz. Kimine göre duygu ve düşüncelerin yazılı veya sözlü ifadesi kimine göre insanın yaşadıklarını aktarma şekli olarak ifade edilir. Baktığımızda, edebiyat kuramları olarak ele alınması gereken konuların edebiyatın oluşma süreci, tarihsel yapısı, edebiyatın tanımı gibi düşünceler ele alınır.
Yani başlangıcını; Şinasi ve Namık Kemal ile yaptığımız edebiyat kelimesi Tanzimat Dönemi’nde daha çok kendini gösteren bir ifade olarak ifade edilmiş buna bağlı olarak bu dönemde yeni bir edebiyat oluşturma çabaları, Batılı bir edebiyatı eserlere yansıtma düşüncesinin ön planda olduğunu görmekteyiz.
Yine edebiyat kelimesinin edepten geldiğini, yani Arap edebiyatıyla da ilişkisi olduğunu söylemek kaçınılmaz olur. Burada kelimenin geldiği yere bağlı olarak ahlaklı olmak, terbiye kavramları ön plana çıkıyor. Normal sıradan bir dil ve anlatımın yerine düzenlenmiş, çeşitli kurallara bağlı olarak uygulanan ahlak kavramının kendini gösterdiği bir kelime olarak gözler önüne seriliyor.
Yazı ve Edebiyat İlişkisi Nedir
Edebiyat kavramına bağlı olarak ele almamız gereken diğer bir konuda yazının edebiyatla olan ilişkisidir. Genel olarak yazılı ifadeler olarak düşünülen yazın Batı edebiyatında literatür şeklinde farklı anlamlara gitmektedir.
Edebiyatın sınırlarına bakacak olursak, Ahmet Mithat Efendi’nin edebiyata oluşturma ruhu eklediğini görürüz. Çünkü teknolojik bilgileri ve edebi bilgileri siyasete götürür ve Abdulmecid’i eleştirerek kendini gösterir. Yine edebiyata baktığımızda sadece gerçek olanlar yani olması gerekenler ele alınmaz, olabilme ihtimali olanlar da ele alınır. Çünkü edebiyat tek bir düşünceyle ve tek bir konuyla sınırlı kalamaz, herkesin ifade etme şekli, yaşadıkları farklıdır.
Söylenilen üzere tek bir tanımını yapmamız mümkün değildir. Çünkü edebiyat kişiye, topluma göre değişkenlik göstermektedir. Herkesin yaşadığı olaylar, başından geçen tecrübeler, kişilik yapıları ve oluşturdukları çevre, değişmez doğruları göstermez. Herkes kendi yaşadığı duygulara bağlı olarak çevresindeki insanlara anlatır veya bir kağıda döker.