Mevsim Geçişlerinde Cilt Bakımı Nasıl Yapılmalıdır? Mevsimsel değişikliklerde cildimiz soğumasıyla bazı sorunlar yaşamaktadır. Havalar soludukça akne, ya da sivilce gibi cilt sorunları daha da artmaktadır. Mevsimsel geçişlerde uzmanlar, bazı konularda dikkatli davranılmasını önermektedir.
Mevsim Geçişlerinde Cilt Bakımı Nasıl Yapılmalıdır? Cilt, vücudumuzun en büyük organı olarak çevresel etmenlerden doğrudan etkilenen bir uzvumuzdur. Bundan dolayı sadece genetik etkenler değil, yaşlanma sürecini çevresel etkenler de büyük ölçüde belirlemektedir.
Mevsim Geçişlerinde Cilt Bakımı
Mevsimsel değişiklikler cilt üstünde son derece etkilidir. Mevsimsel geçişle alakalı olarak ortaya çıkan ısı farklılıklarına eklenen nem ve rüzgar ile alakalı değişkenlikler de cildi olumsuz etkiler. Ayrıca oluşan ultraviole değişiklikler, cildin üstünde istenmeyen sonuçlara neden olmaktadır. Yazın bir yandan ısınan hava ile artan nem etkisi, cildin gözeneklerinin açılmasına sebep olmaktadır. Bu durumda cildin sebum üretimi de azalmaktadır. Ayrıca kılcal damarlarda genişleme de görülür. Yaz mevsiminin sonlarına doğru ise cildin üst tabakası olan epiderm gittikçe kalınlaşır. Uzun süreli ultraviole ışınlarına maruz kalması ile oluşan hasarın etkisi ile de orta deri tabakası gittikçe incelir. Bu koşullara bağlı olarak da deri üzerinde yüzeysel renk değişiklikleri meydana gelir. Kılcal damarlar daha da belirginleşir. Kolajen ve elastin içeren katmanların incelmesinden dolayı da bazı sorunlar ortaya çıkar. Hali hazırdaki cilt rahatsızlıkları ve alerjik durumlarda alevlenir. Nemsiz kalan cilt, yağsız bir duruma düşmüştür. Yağsız kalan cilt tabakası da dış etkenlerden oldukça kolay etkilene bilmektedir. Sıcak hava dokusuna alışkın olan, deri ve ciltte soğuk havaların etkisi ile de rahatsızlıkların ortaya çıkması görülür. Havaların her geçen gün soğuması ile ciltteki gözenekler sıkılaşır ve yağ ile sebum salgısının artması meydana gelir.
Bu arada, dolaşım sistemi de, cilt üstündeki ısı kaybını önlemek maksadı ile kanın daha içerilere doğru çekilmesini sağlar. Bundan dolayı daha kan akışı azalır. Beslenme bozukluğu yaşayan cilt, renk değişikliği yaşar ve donuk bir görünüme bürünür. Soğuk hava rüzgarları da ciltteki nemin daha da azalmasına sebep olur. Cildin yüzeyi aşırı derecede kurur ve çatlar. Yaz mevsiminde bir süreliğine de olsa, ciltte oluşan akne ve sivilce gibi bazı rahatsızlıklar ortadan kalkar. Egzama ve sedef gibi sorunlarda en alt seviyeye düşer. Ancak güneşin ışınlarının tedavi edici etkisi yazın sonuna doğru azalır. Bu noktada özellikle kış mevsiminde görülen rahatsızlıklar alevlenir. Cilt üstündeki nem miktarı her geçen gün azalmaktadır. Soğuk havaya hazırlıksız yakalanan cilt, önlem alınmazsa nemsiz kalır ve bu hava değişikliği cilt üstünde son derece etkili olur.
Genişleyen kılcal damarlar ve renk ile nem düzensizlikleri, cilt üstünde soğuk havaya hazırlıksız yakalanan bir geçişle, şikayette artmasına sebep olacaktır. Şikayetler belirginleşir, alerjik reaksiyonlar artar, kuruluk ile birlikte cilt her geçen gün daha da yıpranır. Bu noktada cilt, her zamankinden daha fazla özene ve bakıma ihtiyaç duyar. Hem korunması hem de işlevini yeniden sağlanması bakımından duyarlı olunması gerekir. Yapılacak bakım ile işlevsel bozukluklar çözülmelidir.
